27 Aralık 2009 Pazar

KABAK TATLISI




"yıllar ne çabuk geçiyor, yine mi geldi yılbaşı" diyenlerden değildim. Ağır ağır geçen günlere, yıllara kızar; yeni başlayan yılın nasıl geçip gideceğini kara kara düşünür sıkılırdım hatta. uzun süren olaylara konsantre olamama, uzun vadeli işlerde başarılı olamama ve hatta uzun vadeli planlardan nefret etme gibi bir sorunum vardı hep. E hayat da öyle değil miydi? Bu yüzden de nihayete varmalıydı çok fazla uzamadan. Peki ya şimdi?? Minik oğlum hayatıma girdiğinden beri onun yanında daha çok kalabilmek, hayatını paylaşabilmek, birlikte öğrenmek, yenilenmek, büyümek için dua ediyorum. O yanında olmamı istediği sürece yanında olabilsem keşke. O yüzden bu yılbaşı bir öncekilerin anlamsızlığının aksine bir o kadar anlamlı..

Peki kabak tatlısının bunlar ne alakası var derseniz tabi ki yok. sadece yılbaşına yakın ya da denk gelen zamanlarda evlerde bolca kabak tatlısı pişmesinden dolayı benim için yılbaşı tatlısı demek bol fındıklı, cevizli ya da hindistan cevizli bu kabak tatlısıdır. işte bu nedenle içinde bulunduğumuz günlerin anlam ve önemine binaen siz de yapın ve afiyletle yiyin derim ben :) Ve tabi ki küçük ama önemli bir ayrıntıyı gözardı etmeyin; yaptığınız kabak seçimi, tatlının da lezzetini etkileyecektir. Bu yüzden mümkün olduğunca kuru bir balkabağı almaya özen gösterin.

1 kilo balkabağı

1/2 kilo toz şeker

fındık ya da ceviz içi

Kabakları eşit büyüklükte kesip yayvan geniş bir tencereye bir sıra kabak bir sıra şeker koymak suretiyle yerleştirin. Ocağın üzerinde kabak suyunu bıraktıktan sonra 5-6 dakika kadar pişirin. Daha sonra kabakları bir fırın tepsisine alın. 250 derecelik ısıda kabakları üzerleri hafif kızarana ve şerbetini çekene kadar pişirin. Bu işlem yaklaşık 1 saat alıyor.. Daha sonra servis tabağına aldığınız kabakları fındık, ceviz ya da Hindistan cevizi ile süsleyin.

İYİ YILLARRR!..

19 Aralık 2009 Cumartesi

ZENCEFİLLİ KEK


Pazardan zencefil alalı baya uzun bir zaman geçti aslında. Kokusunu tanırdım ancak yemeklerimde hiç kullanmamıştım. Öncelikle zeytinyağlı kereviz yemeğinde kullandım zencefili. Ayrı bir hava kattı doğrusu kerevize..Dün akşam zencefili kek yapımında kullanmaya karar verdim. Elimde yine uzun zaman önceden kalma bir tarif vardı köşesinde bekleyen. Hazır oğluşum da babaannesinde oyun oynayıp mutlu mesut zaman geçirirken ben de kek yapımına başladım. Hemen belirtiyim kekin içerisinde az miktarda yağ, şeker var. Ayrıca yarı yarıya kepekli un ve tam tahıllı un kullandım. Bu anlamda biraz da diyettekiler için uygun bir kek de oldu. Sonuç olarak eşimi de yamak olarak kullanarak onu getir şunu götür derken ortaya güzel bir kek çıktı. Kekin tarifi hemen aşağıda.. Ama öncelikle zencefilin faydalarını hemen sıralıyım sizin için :

-Zencefilin zayıflamaya yardımcı etkileri bulunmaktadır. Zayıflama tedavisi sırasında zencefilin kan şekerini dengede tutma özelliğinden dolayı tok tutucu ve metabolizmanın yavaşlamasını engelleyici etkisi ile kilo veriminde kolaylık sağlar.

-Ameliyat sonrası, hamilelik döneminde, taşıt ve deniz seyahatleri sırasında oluşabilecek bulantıları azaltmakta etkilidir. Ancak şunu da belirtmeden geçmiyim ki yaptığım araştırmalarda zencefilin kadınlarda adet söktürücü özelliği de bulunmasından dolayı hamilelikte kullanım miktarına çok dikkat edilmeli. Zira kanamalara ve hatta düşüklere neden olabilir!

- Yemeğin daha iyi sindirilmesini sağlar. Mide ve bağırsak gazı oluşumunu engeller.

-Soğuk algınlığı tedavisinde destekleyici gıda olarak kullanılır.

-Kolestrolü düşürmeye yardımcı etkisi vardır.

Zencefilin birçok kullanım alanı da var. Onlar da şunlar:

-Çorba ve yemeklere lezzet katar.

-Taze zencefilin reçel ve marmelatı yapılabildiği gibi reçel ve marmelatlara ilave edildiğinde ayrı bir lezzet katar.

-Tavuk, balık ve et yemeklerinde hem sağlık ve hem lezzet katar.

-Rendelenmiş taze zencefil dilimleri; ekmek, tatlı, pasta, börek, bisküvi, şarap ve bazı likörlerin yapımında kullanılır.

-Yemek soslarına ilave edilir.

-Kışın çay demleyip, yazın limonatasını yapabilirsiniz.

Zencefilli Kek

-2.5 su bardağı un ( yarısı kepekli un, yarısı tam tahıllı un)

-Yarım su bardağı kakao

-1 paket kabartma tozu

-İri ceviz büyüklüğünde taze zencefil

-1 tatlı kaşığı tarçın

-1 tatlı kaşığı Hindistan cevizi

-100gr katı yağ

-1 su bardağı esmer şeker

-1 paket vanilya

-2 yumurta

-yarım su bardağı üzüm pekmezi

-yarım su bardağı sıcak su

Sosu için;

-1 paket çikolatalı puding ( çikolatalı sos da kullanılabilir)

-2 su bardağı süt

-Ceviz içi

-Hindistan cevizi

Öncelikle sıcak su ve pekmezi bir kapta iyice karıştırın, bir kenara alın. Başka bir kapta un, kakao, rendelenmiş zencefil, tarçın, Hindistan cevizi, kabartma tozunu karıştırın. Bu karışımı da bir kenarda bekletin. Başka bir karıştırma kabında yumurta, şeker ve vanilyayı 6-7 dakika mikserle çırpın. Eritilmiş katı yağı da ilave edip çırpmaya devam edin. Daha sonra dönüşümlü olarak pekmezli karışım ve unlu karışımdan ekleyin. Elde ettiğimiz son karışımı yağlanmış kek kabına döküp, 150 derecelik fırında 1 saat kadar pişirin. (Ben kek pişirirken fırını önceden ısıtmıyorum. Ancak önceden ısıtılılarak da hazırlanabilir.) Keki kürdan batırma yöntemiyle kontrol edildikten sonra fırından çıkarın, servis tabağına alın.

Bir tencerenin içine 2 su bardağı sütle puding hazırlayın. Piştikten sonra sürekli karıştırarak kabuk tutmamasını sağlayın ve pudingi soğutun. İçine istediğiniz miktarda ceviz içi ve Hindistan cevizi ilave edip karıştırın. Daha sonra pudingli karışımı spatula yardımıyla kekin üstüne ve yanlarına sürün..

Not: Keki sossuz olarak da hazırlayabilirsiniz. Sos kekin pasta görünümü almasına sağlıyor ve aynı zamanda çocukların daha çok hoşuna gidiyor…

29 Kasım 2009 Pazar

HAŞHAŞLI ÇÖREK


Geçtiğimiz ay Antalya’ya yaptığımız yolculuktan dönerken Kütahya’ya uğramış, yaş haşhaş satın almıştık. Haşhaşlı hamurişlerini çok sevmeme rağmen evde yapmayı hiç denememiştim. Hemen elimdeki tüm tarifleri gözden geçirdim. Bir arkadaşımın da yardımını alarak damak zevkime en uygun olanı yapmaya koyuldum. Ve şunu anladım ki haşhaşlı ürünler ne kadar yağ koyarsanız o kadar lezzetli oluyor ve hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar yağ kaldırıyor. Ben yaparken çok yağlı olacak diye hayıflandım ama sonuçta hiç de öyle olmadı hatta belki biraz daha ekleyebilirdim. İlk haşhaşlı tarifim mayalı hamurdan yaptığım haşhaşlı çörek oldu. Tarifini ve fotoğrafını ve ölçülerini hemen aşağıda bulacaksınız. Ancak daha sonra çok daha basit tarifler denedim. Blogları gezerken gördüğüm ve ekmek hamurundan yaptığım haşhaşlı pide de mayalı hamurdan yaptığım tarif kadar lezzetli oldu. Üstelik sabah kahvaltıları için kısacık vakitlerde hazırlanabilecek kadar pratik..Diğer bir denemem de hazır yufka ile yaptığım haşhaşlı gül böreğiydi. Bu tarif de son derece lezzetliydi. Sanırım marifet haşhaşta.. İçinde haşhaş olan her şey lezzetli oluyor bence. Umarım siz de beğenirsiniz. Afiyet olsun şimdiden

Not: Bebeğim için meyve suları hazırlamaya başladığımdan beri meyvelerin doğalını almaya gayret ediyorum. Bu nedenle de Kasımpaşa’daki Kastamonu Pazarı’nı haftada bir ziyaret etmeye gayret ediyoruz. Aşağıda pazardan kareler de bulacaksınız. Köy ekmeği, köy yumurtası, köy yoğurdu, doğal sebze ve meyvelerle dolu bir pazar burası. Pazarın aynısı Balat’ta da kuruluyor. Hangisi size yakınsa bir pazar günü gitmenizi öneririm…

Haşhaşlı Çörek

½ su bardağı sıvı yağ

1 su bardağı süt

1 paket kuru maya

4 çorba kaşığı toz şeker

1 çorba kaşığı tuz

300 gr un

İçi için; ½ su bardağı sıvı yağ

250 gr haşhaş

Maya ve şekeri ılık süt içinde eritin. Diğer yanda yağ, un ve tuzu bir kaba alın, üzerine mayalı karışımı ekleyerek yoğurun. Elde ettiğiniz hamuru 2 saat kadar üzeri örtülü bir şekilde bekletin. Sürenin sonunda hamuru dikdörtgen şeklinde açın. 2 parmak kalınlığında şeritler halinde kesin. Her bir şeridin üzerine önce bir tatlı kaşığı sıvı yağ, daha sonra da ½ su bardağı sıvıyağ ile açtığınız haşhaştan şeritlere eşit dağılacak ölçüde sürün. Şeritleri burarak yağlanmış tepsiye yan yana dizin. Üzerlerine yumurta sarısı sürüp, susamla süsleyerek fırına verin. Siz benim gibi fırında çok fazla tutmayın. Rengi hafif değiştiğinde fırından alın..

Haşhaşlı Pide

1 ekmek hamuru

250gr yaş haşhaş

1/2 su bardağı sıvıyağ

Haşhaşı yarım su bardağı sıvıyağ ile karıştırın. Ekmek hamuru dikdörtgen şekilde açın.üzerine önce biraz sıvıyağ daha sonra haşhaşlı harcı sürün. Hamuru ikiye katlayın. El yardımıyla tekrar dikdörtgen hamur haline getirin. Üzerine Sıvıyağ ve haşhaş sürdükten sürün tekrar ikiye katlayıp açın. Bu işlemi 3-4 kez tekrarladıktan sonra hamuru uzatarak pide şeklini verin. Yağlanmış tepsiye yerleştirdiğiniz pideyi 25-20 dakika fırında tutmanız yeterli

Haşhaşlı gül böreği

3 adet yufka

1 su bardağı sıvı yağ

½ su bardağı su

1 kase yaş haşhaş

½ çay bardağı sıvıyağ

Her bir yufkayı 4 eşit parçaya bölüp üzerine sıvıyağ ve su ile hazırladığız karışımı eşit şekilde sürün. Daha sonra haşhaş ve sıvıyağla hazırladığınız karışımı üzerine yayın. Böreği rulo şeklinde kapatıp, kendi etrafında çevirerek gül şekli verin. Yağlanmış tepsiye yerleştirdiğiniz böreklerin üzerine yumurta sarısı sürüp fırına verin





19 Ekim 2009 Pazartesi

ELMA HAFTASI (ELMA KURUSU- ELMA KOMPOSTOSU-ELMALI TART)







Önceki gün oğlumu babasına emanet edip uzun süredir sadece hızlandırılmış bir tempoda akşama yemek yetiştirme telaşıyla girdiğim mutfağıma kendim için güzel bir şeyler yapmak için girdim. Ne yapsam ne etsem diye ben ve yine ben arasında geçen kısa süreli bir beyin fırtınasının ardından kararımı verdim. Karar ELMA’ydı.. Bir süre önce yazlıktan toplayıp getirdiğimiz ve yemekle tüketemeyeceğimizi anlayıp buzdolabına kaldırdığımız koca bir poşet dolusu elma… Aslında elmaları uzun süreli nasıl saklayabilirim diye aklımı çok yormuştum birkaç gün öncesinden. Keşke kurutmak için uygun bir yerim olsaydı diye aklımdan geçmişti. Sonra da acaba evde yapamaz mıyım bu işi dedim. Biraz araştırma yaptım. Çoğu yerde bunun imkansız olduğu söylenince umutsuzluğa kapılmıştım ki teatime’da (http://www.teatime-blog.com/turkce/) evlerimizdeki fırını kullanarak nasıl meyve kurultulduğunu anlatan bir yazı okudum. Aklıma yattı ama gel gör ki vaktim yoktu. İşte o aradığım vakit bugün elime geçmişti. Elmaların bir kısmını kurutmak üzere yıkayıp, kabuklarını soyup, çekirdeklerini çıkardım. Her bir elmayı dörde böldükten sonra ( siz isterseniz daha dekoratif bir şekil verebilirsiniz) evde bulunan şiş çubuklarına dizdim. Fırını 50 dereceye ayarlayıp elmaları 12-13 saat sürecek olan serüvenlerine yolcu ettim. Geri kalan elmaların bir kısmını da elma marmeladı pişirerek saklama yoluna gidiyim diye düşünerek hemen işe koyuldum. 12 adet elmayı soyup rendeledim ve 2 su bardağı şekerle pişirip cam kavonoza koydum. Geriye az bir miktar elma kalmıştı. Onlarla da komposto yaptım. 5 elmayı soyup çekirdeklerini çıkarıp, küpler halinde kestikten sonra 8 bardak suyun içine koydum. İçine 1.5 bardak toz şeker, 2-3 tane karanfil ve 1 tane çubuk tarçın koydum ve elmalar yumuşayıncaya kadar pişirdim. Hem sıcak hem soğuk çok lezzetli bir içecek oldu. Elma operasyonu başarıyla tamamlanmıştı ama henüz ortada afiyetle yiyecek bir şey yoktu. Uzun süredir aklımda vardı turta yapmak. Elmalısını yapmak kısmetmiş demek ki.. Tarif defterimi sıkıştırdığım çekmecenin içinden çıkarıp üzerindeki kalın tabaka tozu sildikten sonra ( allahımmm ne kadar uzun olmuş kullanmayalı :p ) o muhteşem ana geldi sıra. Yumurta,şeker, yağ, un derken işte ellerimin arasındaki çok güzel bir HAMUR’du :) evet çocuklar gibi şendim ve turtamı nefis kokular eşliğinde pişirmiştim..Fakat gelin görün ki hem yorgunluktan hem de sanırım bütün gün elmalarla haşır neşir oluşumdan dolayı o turtadan bir dilim bile yiyemeden uyuya kalmışım. Sonrasında baktım tadına ama. Tüm emeklere değmişti…

ELMALI TURTA

1 paket margarin ( eritilmiş)
2 adet yumurta
2 su bardağı toz şeker
1 paket kabartma tozu
Aldığı kadar un ( 5.5 su bardağı)
4 elma
½ su sardağı toz şeker
1 tatlı kaşığı tarçın
İç malzemesi için elma, şeker ve tarçın pişirilir. Hamur için şeker ve yumurta çırpıldıktan sonra, erimiş yağ, un ve kabartma tozu eklenir, hamur haline getirilir. Hamurdan mandalina büyüklüğünde bir parça ayrılır, buzlukta 5-10 dk bekletilir. Bu sırada siz turtayı hangi kalınlıkta seviyorsanız ona uygun bir kalıba hamur el yardımıyla yayılır, üzerine elmalı iç eşit şekilde dağıtılır. Buzdolabında bekleyen hamur bir rende vasıtasıyla elmalı için üzerine rendelenerek üzeri kapatılır. Önceden ısıtılmış 170 derecelik fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirilir…
Not 1: Elma kompostosu ve elma marmelatına pişerken birkaç damla limon suyu eklemeyi unutmayın.
Not 2: Elma kurusu yaparken elmaları dilimledikten sonra ön ve arkasına limon suyu sürerseniz rengi daha parlak olur.
Not 3: Elmalı turta piştikten sonra üzerine pudra şekeri döküp daha hoş bir sunum elde edebilirsiniz :)



11 Ekim 2009 Pazar

Fındıklı Bisküvi Ve Hibeş



Nasıl olduysa az biraz boş vaktim vardı o gün. Canım hem hiçbir şey yapmayıp miskin miskin oturmak, hem de çok şey yapıp zaten yorgun olan bünyemi daha da yormak istiyordu. Üstelik canım ayrıca deli gibi kurabiye istiyordu. Tüm bu gelgitlerin ardından sonunda kararımı vermiştim. Fındıklı kurabiye yapacaktım. Fakat mutfağa gittiğimde acı bir gerçekle burun buruna geldim :) Evde hiç yumurta kalmamıştı. Üstelik evden çıkmaya da hiç niyetim yoktu. Kurabiye sevdam böylece başlamadan bitmiş gibiydi. Tam vazgeçmek üzereydim ki içimdeki kurabiye canavarı galip geldi. Yumurtasız yepyeni bir kurabiye daha doğrusu bisküvi yapacaktım. Tüm bu radikal kararların ardından buzdolabımda her daim hazır bulundurduğum fındık içlerinin bitmiş olduğunu da görünce bu kadarı da olmamalıydı diye düşünürkennn rafta duran fındık ezmesi gözüme ilişti. Evet bu sorunun da üstesinden gelip fındık ezmeli bisküvi yapma işine giriştim. Sonuç olarak tam 3 tepsi kalp şeklinde fındıklı bisküvi elde ettim :) Sanırım malzemede fazlasıyla cömert davranmıştım. Bu nedenle siz aşağıda vereceğim tarifin yarısını yapın derim ben.

Kurabiye maceramın ardından birkaç gün geçmişti ki evin bir köşesinde üst üste yığılmış birşekilde benim ilgime muhtaç bir şekilde bekleyen GasTRo dergilerinin geçen yılki sayılarından birini incelemeye koyuldum. Derginin genel konsepti hakkında ilerleyen zamanda ayrıntılı bilgiler vericem. Şimdilik sadece dergide yer alan Antalya mutfağı dosyasını inceleyip “hibeş” isimli mezeyi denemeye karar verdiğimi söyliyim. Ana malzemesi tahin olan hibeş aslında rakı mezesi imiş. Ancak çay yanında kanepelerin üzerine sürülerek de servis edilip, hatta kahvaltıda dahi tüketilebiliniyormuş. Açıkçası tahini çok sevmeme rağmen ben bu mezeyi o kadar da çok beğenmedim. Yani olsa da olur olmasa da denilen şeyler listesine girdi benim için.. Fakat siz değişik bir tat arıyorsanız aslında bir Arap yemeği olan “hibeş”i denemenizi tavsiye ederim..

Fındık Ezmeli Bisküvi

1 paket katı yağ (oda sıcaklığında yumuşamış)
1 çay bardağı süt
15 kaşık toz şeker
500 gr un
5 dolu yemek kaşığı fındık ezmesi ( ya da isteğiniz miktarda fındık içi)

Tüm malzemeler bir araya getirilip yoğrulur. Hamur yaklaşık 1cm kalığında açılır. Kurabiye kalıpları ile şekil verilerek önceden ısıtılmış fırına sürülür…

Hibeş

1 su bardağı tahin
2 tatlı kaşığı kimyon
3 diş sarımsak
3 adet limonun suyu
1 yemek kaşığı kırmızı biber
Tuz..

Sarımsaklar ayıklanıp ezildikten sonra tüm malzemelerle birlikte bir kaba alınır. Kaşık yardımıyla karıştırılır. Çataldan akmayacak kıvama gelinceye kadar su katılır…

27 Eylül 2009 Pazar

Kışa Hazırlık...kahvaltılık ezme



Minik oğlumla buluşalı 2.5 aya yakın bir zaman geçti. Bu zaman içerisinde onunla ilgilenmekten başka hiçbir şeyle meşgul olamadım. Her geçen gün büyümesini ve yeni bir şeyler öğrenmesini izlemek son derece keyifli olsa da minik bebeklerin bakımının ne kadar zor olduğunu şimdi çok daha iyi anladım. Çoğu günlerimi kendimin nasıl olduğunu görmek için aynaya bile bakamadan geçersem de ben kış için hazırlık yapmayı ihmal etmedim bu arada :) Mis kokulu bahçe domateslerinin, patlıcanların pazar tezgahlarından kalkmasına az bir zaman kaldı. Kış aylarını bu taze sebzelerin nimetlerinden yoksun geçirmek istemeyenler için tarifini kayınvalidemden öğrendiğim kırmızı biber, patlıcan ve domatesli kahvaltılık ezme tarifi var sırada.. Aslında ne biliyim böyle kış hazırlıkları, salça, turşu vs.. yapım işlemleri benim pek ilgimi çekmezdi önceden. Sanırım biraz annelik içgüdüsüyle alakalı bir şey olsa gerek :) Kendimi bu yaz sonunda buzdolabının buzluğuna taze fasulye, barbunya, dolmalık biber, domates, patlıcan vs.. koyarken bulunca fark ettim bunu. Evet ben anne olmuştum artık ve içgüdüsel olarak sebze ve meyveleri mevsiminde tüketme, her şeyin tazesini yeme ve yedirme moduna girmiştim. Bundan sonra kışın ortasında domates satın almayacaktım mesela. Bunun içinde gerekli olacak kadarını yazdan stoklayıp kışın tüketecektim. Herneyse lafı fazla uzatmadan tarife geçiyim ben. Öncelikle közlenmek üzere seçtiğimiz patlıcan, domates ve kırmızı biberleri eve getirip bir güzel yıkayıp, kuruladıktan sonra közleme işlemine geçiyoruz. Ben önceleri bu işlemi sebzeleri tepsiye koyup fırında pişirerek yapıyordum ama asla közlenmiş tadını vermiyordu. Bu yüzden bu kez sadece sebze közlemek üzere hazırlanmış küçük sac tavalardan alıp yaptım. Gerçekten de fark çok açıktı. O yüzden siz de öyle yapın derim ben. Sebzelerin hepsini közledikten sonra bir rondo yardımıyla hepsini parçalayıp ezme haline getiriyoruz… daha sonra bu karışımı bir tencereye koyup kırmızı pul biber, karabiber, tuz ve isteğe göre yine rondoda çekilmiş ceviz ve fındık ile tatlandırıp karışım suyunu çekene kadar pişiriyoruz. Pişirme işleminin ardından karışımı kavanozlara döküp kış boyunca kahvaltılarda afiyetle yiyoruz:) Sebzelerin ölçüsü ise 1’e 1.. yani 1’er kilo sebzeden 1 litrelik kavanoz ezme çıkıyor. İsteğinize göre miktarı arttırabilirsiniz…





12 Temmuz 2009 Pazar

Tahinli Çörek, Çilekli Rulo Pasta Ve Çilek Reçeli











Uzun zamandır yazamadığımın farkındayım. Aslında bunun farkında olmam bile bir başarıdır bana göre :) Zira oldukça yoğun bir heyecan içindeyiz. Birkaç gün içerisinde ailemize yeni bir birey katılacak. Minik misafirimiz için yaptığımız hazırlıklar tamam. Şimdi tek olması gereken biraz daha sabır.. Aslında heyecan duygusu tam olarak tanımlayamıyor şu anki durumumu. Çünkü heyecan duygusunu çok yoğun bulduğumdan dolayı, şimdiye kadar bundan hep kaçındım. Herşeyi dışardan izleyen sıradan biriymiş gibi davrandım hep. Hem herşeyin bu kadar içinde olup hem de dışarda kalmak da zor ve yorucu aslında. Ama bir türlü sevemedim şu heyecan denilen duyguyu. Hani karnınıza ağrılar girer, geceleri uyuyamazsınız, hep onu düşünürsünüz vs.. Yani aslında gece uykularımın sadece 3-4 saatle ibaret olduğunu dikkate alırsak, benim de düşünmek için bolca vaktim olmalıydı. Ama düşünmedim ve bunu nasıl başardım bilemiyorum. Tabi ki minik misafirimizin hayalini kurduğum zamanlar oldu ama bunu sanki minik bebeğimin bavulunu alıp evimizin kapısını çalmasını bekliyormuşcasına yaptım :)


Herneyse daha fazla uzatmadan asıl konumuza dönelim. Geçen bu süre içinde sizinle paylaşmak istediğim tarifler oldu. Ancak belirttiğim sebeplerden dolayı kısmet olmadı birtürlü. Bence bunu konsantrasyon sorunu olarak adlandırıp tahinli çörek, çilekli rulo pasta ve çilek reçeli tariflerimin fotoğraflarını sizinle paylaşmak istiyorum. E tarifler nerede diyecek olursanız, onlar mümkün olan en kısa zamanda gelecek...

7 Mayıs 2009 Perşembe

Zeytinyağlı Enginar






Geçenlerde enginarın faydalarını anlatan uzunca bir makale geçti elime. İnsan vücuduna bu kadar yarar sağlayan bir sebze, bizim mutfaklarımızda çok da fazla pişirilmiyor nedense. Oysa zeytinyağlısı, salatası, dolması derken ortaya birsürü enginar çeşitlemesi çıkıyor. Üstelik şimdi tam da enginar mevsimi. Ayıklaması zor geliyorsa pazarlarda ayıklanmış bir şekilde satılanlardan mutlaka alın derim. Ama dikkat edin eve geldiğiniz gibi pişirin enginarları. Malum içindeki vitaminler gitmesin..

Zeytinyağlı Enginar
.4 adet orta büyüklükte enginar
.200 gr iç bakla
.10-12 adet arpacık soğan
.Yarım çay bardağı zeytinyağı
.1.5 bardak su
.1 adet limon
.1 silme tatlı kaşığı un
.Tuz
.Şeker
.Dereotu

Enginarları temizleyip, yarım limon ve biraz da un karıştırdığınız suda yarım saat kadar bekletin. Bu sırada iç baklaların dış kabuklarını soyduktan sonra, 1 kaşık zeytinyağında pembeleştirdiğiniz soğanlara ekleyin. üzerini geçecek kadar sıcak su ve tuz ekleyip yumuşayıncaya kadar pişirin.


Enginarları yayvan bir tencereye dizin. Üzerine; 1 bardak su, yarım limonun suyu, tuz,şeker ve yarım bardak suda iyice çözdürülmüş unu ekleyin. Enginarlar yumuşayıncaya kadar pişirin. Daha sonra hazırladığınız iç baklalı, soğanlı karışımı, enginarların üzerine eşit bir şekilde paylaştırın. Üzerlerine kıyılmış dereotu ekleyin. Servis yaparken enginarların üzerine suyundan bir miktar eklemeyi de unutmayın...


2 Mayıs 2009 Cumartesi

Tarçınlı Portakallı-Limonlu Kek




Mutfağıma yayılan tarçın, portakal ve limon kokuları henüz geçmemişken, bu yumuşacık kekin tarifini vermek istedim. Yapımı çok kolay, lezzeti süper bu keki mutlaka denemenizi öneriyorum. inanılmaz hafif bu kekin özelliği içinde yağ yerine süt kaymağı kullanılması.. Özellikle çocuklar için çok besleyici olacağını düşünüyorum. Biz evde iki kişi olduğumuz için ölçüleri az kullandım. Siz kalabalık bir aile iseniz, ölçüleri 2 katına çıkarabilirsiniz. Ve daha fazla uzatmadan işte tarçınlı portakallı-limonlu kek tarifi:

Tarçınlı Portakallı-Limonlu Kek
.1 yumurta
.1 su bardağı şeker
.1 su bardağı süt
.200gr süt kaymağı
.Un
.2 porkal ve 1 limonun rendesi
.toz tarçın
.1 paket kabartma tozu
.1 paket vanilya

Yumurta ve şekeri 5 dk kadar mikserle çırpın. Daha sonra sırasıyla kaymak, süt, vanilya, aldığı kadar un, kabartma tozunu ekleyip yine mikserle karıştırın. Son olarak portakal, limon rendesi ve tarçını katıp, kaşık yardımıyla karıştırın. Yağladığınız kek kalıbına döktüğünüz karışımı önceden ısıtılmış 200 derecelik fırında pişirin.








26 Nisan 2009 Pazar

Mayalı Örgülü Açma











Efendimmm Tombik Cafe’ye Hoşgeldinizz :)

Nereden çıktı bu Tombik Cafe? Benim de zaman zaman kendi kendime sorup daha sonra yüzümde bir gülümsemeye neden olan bir soru bu aslında. Ve aslında ben de dahil çevremdeki hiç kimse tombik değil :) Bu betimleme sadece bizim sevdiğimiz insanlara verdiğimiz bir ünvan :) Ve eğer günün birinde bir cafe açarsam ismi mutlaka tombik cafe olmalı diye düşünürdüm. Şimdilik bu blogla adım atmış olalım tombik cafe projemize öyle değil mi :)

İlk tarif çay saatlerinizde size eşlik edecek mayalı açma tarifi. Afiyet olsun şimdiden..

Mayalı Örgülü Açma

.1 çay bardağı ılık süt
.1 çay bardağı ılık su
.1 paket kuru maya
.1 yumurta
.100 gr katı yağ ( Ben teremyağ kullandım )
.1.5 yemek kaşığı şeker
.1 tatlı kaşığı tuz
.Aldığı kadar un ( 4 su bardağı kadar un alıyor )
.Üzeri için 1 yumurta sarısı ve çörek otu veya susam
Ilık süt, su ve mayayı bir kabın içerisinde maya eriyene kadar karıştırın. Mayalı karışıma un, tuz, şeker, yumurta ve yağı ekleyip yoğurun. Yumuşak bir hamur haline geldiğinde üzerini kuru bir bezle örterek 45dk- 1 saat kadar mayalanmaya bırakın. Daha sonra Hamuru rulo haline getirip 10 eşit parçaya ayırın. Açmalarınızın daha küçük olmasını istiyorsanız parça sayısını arttırabilirsiniz.
Ayırdığınız her bir parçayı da yine eşit 3 parçaya bölerek, elinizde yuvarlayıp uzun şeritler haline getirin. Parçaları örüp, açıkta kalan ucunu birleştirin. Yağlı kağıt serdiğiniz tepsiye yerleştirin. Tüm hamurların örgü işlemleri bittiğinde açmaları tepside yarım saat kadar dinlendirin. Daha sonra üzerine yumurta sarısı ve çörek otu ve susam gibi dilediğiniz şekilde süsleyin. Açmaları 180 derecede üzerleri kızarıncaya kadar fırında pişirin..