17 Eylül 2011 Cumartesi

Yaza Veda.. Vişneli Milkshake

Sıcak günler devam ederken bu tarifi yapıp ya içinizdeki çocuğu sevindirin ya da benim gibi yapıp çocuğunuzu, torununuzu, yeğeninizi vs. mutlu edin :) Zira yazla vedalaşmamıza az bi zaman kaldı elinizi çabuk tutun :))
 Anlatacak çok şey var. onları sonraya saklıyorum.. Afiyet olsun...

Malzemeler
200 gr. çekirdekleri çıkartılmış vişne
Yarım kilo sade (vanilyalı, kaymaklı, sütlü) dondurma
1 su bardağı süt

Bütün malzemeyi blender ya da robot yardımıyla karıştırıp servis yapın.

2 Temmuz 2011 Cumartesi

LOKMA TATLISI

Nedendir bilmem şu sıralar hamurişine fazlasıyla takmış durumdayım. Hamur yoğurmak hoşuma gidiyor belki ondardır. Ya da KPSS'ye 1 hafta kalmıştır ve benim canım buna feci halde sıkılmaktadır :) Ama yine de bir ara vermem gerektiğinin farkındayım. Hamurişine lokma tatlısıyla ara verdiğimi bildiririm :)

Biz lokma tatlısını ailecek severek yeriz ama dışardan hazır satın alırız. Geçenlerde ilk defa denedim yapmayı. Yaptığım başlıca 3 hatayı yapım aşamasında deneye yanıla keşfettim. Son posta tatlılar mükemmele yakın oldu. Aşağıda hem tarifi hem de dikkat etmeniz gereken püf noktalarını bulacaksınız. Afiyet olsun...

Hamuru için;
2.5 su bardağı un
1 yumurta
20 gr yaş maya
1/2 çay kaşığı tuz
Ilık su
kızartmak için ayçiçek yağı

Şerbeti için;
3 su bardağı su
3 su bardağı toz şeker
1/2 limonun suyu

Unu eleyin ve geniş bir kaba alın, tuzu da ekleyerek harmanlayın. Unun ortasını açın, yumurtayı, mayayı ve bir yemek kaşığı kadar ılık suyu ekleyin. Ortada oluşan havuzda mayayı elinizle eritin.Daha sonra kenarlardan azar azar un alarak ve ılık su eklemeye devam ederek bir hamur elde edin. Ancak bu hamur her zaman önerilen kulak memesi kıvamı gibi olmasın. Elimize çok yapışmasın ama baya bi yumuşak olsun. Daha sonra hamurun üzerini örterek 1 saat kadar bekletin.

Şerbeti için şekeri ve suyu bir tencere alın 15 dakika kadar kaynattıkta sonra içine limon suyunu ekleyin.

Hamur mayalandıktan sonra fındıktan büyük cevizden küçük parçalar koparıp şekil verin. Derin bir kapta kızan yağın içine atın. İki tarafını da kızarttıktan sonra hemen soğuyan şerbetin içine atın. 3-4 dakika beklettikten sonra servis kabına alın.

Not 1: Hamurun kıvamı yukarıda belirttiğim gibi çok önemli. benim tarifi aldığım yerde bundan bahsedilmiyordu.

Not 2: Hamurların büyüklüğü de tatlının geleceğini fazlasıyla etkiliyor :) Ben bu kadar çok kabaracaklarını düşünemediğimden daha büyük parçlarla başladım işe. Ancak kızardıklarında devasa boyutlara ulaştı. İlk yaptıklarımın lokma tatlısını andıran bir tarafları yoktu malesef

Not 3: Şerbeti hamuru yoğurmadan önce pişirip bir kenara alın. Zira 1 saatlik mayalanma sırasında hem pişmesi hem soğuması mümkün olmuyor.

28 Haziran 2011 Salı

Dr.Otker KURABİYESİ

Ali o sabah kek yapalım diye tutturdu. Benim ise kek yapmaktan artık fenalık geldiği için buna hiç niyetim yoktu. Sonunda yine birlikte yapacağımız hem daha eğlenceli hem daha kolay birşey buldum. Mutfak dolabında ne zamandır duran Dr. otker'in yılbaşı kurabiye unu vardı. Malzemeleri Ali koydu, ben hamuru yoğurdum. Ali de kurabiye kalıplarıyla şekillerini verdi.



Sonunda fırına vermek için hazırdılar. Pişerken bile miss gibi olacakları belliydi. Mutfağa gidip gelip "mammaa" diyen oğlumun da kurabiyelerin tadına bakmak için sabırsızlandığını farkediyordum. Neyse ki öğle uykusunu uyumadan tadına bakabildi canım oğlum. Kokusu kadar tadı da iyi olmuştu doğrusu. Ali uyuduktan sonra da ben kurabiyeleri biraz süsledim. Uyanınca çok şaşırdı kurabiyelerin bu haline..

Uzun lafın kısası ben deneyin derim bu kurabiyelerden. Afiyet olsun...

26 Haziran 2011 Pazar

ŞAŞKIN


Adı şaşkın..geçmişi tahminen 30-35 yıl öncesine dayanıyor...kayınvalidem evliliğinin ilk yıllarında yapmış bunu. hamur açmadaki tecrübesizliği ve belki de biraz vakitsizlikten dolayı lezzeti yerinde fakat şekilsiz şeyler çıkmış ortaya. Bu nedenden dolayı da hem kayınvalidem hem de bu hamur kızartmaları "şaşkın" damgası yemiş :) Bunların adı da ŞAŞKIN olarak kalmış.
Belki siz de evinizde yapıyorsunuzdur bu tarifi. Ama yine de bir de benden dinleyin olmaz mı :) Afiyet olsun...

2 su bardağı un
3/2 su bardağı ılık su
1 tatlı kaşığı karbonat
1/2 çay kaşığı tuz

Un, su, tuz ve karbonatı ele yapışmayacak bir hamur elde edene kadar gerekirse un ya da su ekleyerek yoğurun. Hamuru 2 eşit parçaya ayırın. Merdane yardımıyla yarım parmak kalınlığında açın. Dilerseniz baklava dilimi şeklinde, dilerseniz kare kare kesin. Ben oğluma yaptığım için kurabiye kalıplarını kullanarak kestim. Hamurları bol yağda kızartıp, havlu peçete üzerine alın. Yağlarını çektirdikten sonra servis kabına alın. Ilık olarak yanında peynir ve reçel ile servis yapın.

24 Mayıs 2011 Salı

MANTARLI VE MISIRLI ZEYTİNYAĞLI FASULYE


Bak yine geldi bahar.. Uzun uzun pencerelerden bakıp da beklemiştik oğlumla baharı. Şimdi her gün parka gidiyoruz onunla. Bazen günde iki kez.. Geçen bahar sadece salıncakta sallanarak vakit geçiren oğluma bu bahar salıncaklar dar gelir oldu. Parkın en uzun, en büyük kaydıraklarından bile hiç yardım almadan hooppp diye atıveriyo kendini. Kamyonuna kum doldurup doldurup boşaltıyo. Kendine yeni yeni arkadaşlar buluyo. Evde beni bir an olsun gözünün önünden ayırmayan, nereye gitsem peşimden koşan o çocuk, beni tamemen unutup gidiyo.. O, o kadar çok mutlu ki tarifi imkansız. Gerçi bu durum kendi hayatını kurmak üzere bir gün beni bırakıp gideceği günü düşündürmeye başlasa da ben de çok mutluyum. Kendisi henüz 2 yaşına bile girmedi ama ben böyle şeyler düşünmeye başladım bile. Büyüdüğünü izlemek hem çok güzel hem hüzünlü. Annelik böyle bir şeymiş işte onu anladım. Her an sulu sulu gözlerle dolaşan bir insana dönüştüm. Ya ada insanüstü bir yaratık. Ve hiçbir zaman eski halime dönemeyeceğimi biliyorum. Ben şu duyguyu az biraz bir kenara kaldırıyım olmuyor, olmayacak. Çok yorucu bir duygu yoğunluğu bu. Ama güzel, çok güzel her şeye rağmen.. Ve Allah ömür verdikçe her an böyle “anne” halimle var olacağım. Bunu bilmek de çok güzel…

Bu zeytinyağlı fasulye yemeğini de oğlum için yapmıştım :) Daha çok malzemeli, besleyici  ve çok lezzetli. Size de afiyet olsun şimdiden.

1\2 kg taze fasulye
1\2 çay bardağı zeytinyağı
2 adet orta boy domates
1 adet orta boy havuç
1 adet kuru soğan
1 çorba kaşığı toz şeker
1 diş sarımsak
1\2 su bardağı mantar
1 kahve fincanı mısır
Tuz

Taze fasulyeler yıkayıp ayıklayın ve tencereye dizin. Üzerine zeytinyağı gezdirin. Kabukları soyulmuş ve dörde bölünmüş domates, küp küp doğranmış soğan, kıyılmış sarımsak, zarları soyulmuş mantar, doğranmış havuç, toz şeker ve tuzu ekleyin. Kısık ateşte tencerenin kapağı kapalı olarak sebzeleri kendi suyuyla pişirin. Tencereyi ocaktan almaya yakın mısırı ekleyin ve 5 dakika daha pişirin. Soğuduktan sonra servis yapın..

24 Nisan 2011 Pazar

DAMLA SAKIZLI PASKALYA ÇÖREĞİ


Güneşli bir sabaha uyandım. Oğlumu anneme gönderdikten sonra, ben de hızla hazırlanıp staj yaptığım okula doğru yol almaya başladım. İçimde yine her her her seferinde tekrarlanan o hüzün vardı. Oğlumdan ayrılmanın verdiği o tanıdık bildik ama hep içimi yakan hüzündü bu. İçimin acısını unutmak için gözlerimi kapatıp derin bir nefes çektim İstanbul’un havasından. Yüzümde güneşin sıcaklığı vardı ama çektiğim bir nefes dolusu hava da yakmıştı içimi. Bıırrrr hava soğuk muydu neydi acaba? Evet güneş yüzünü göstermişti. Fakat hava bahar havası gibi yumuşak değildi. “Olsun” dedim yine de güzel bir gün olacak bugün. Etrafıma çokça bakındım o sabah. Laleler renklendirmişti İstanbul’u yine. İnsanlar da sanki daha az aceleciydi işlerine, okullarına gitmek için.. Poyraz bir oraya bir buraya savursa da, güneşin tadını çıkarmak isteyenler vardı sanırım benim gibi..  

Karnımın fazlasıyla aç olduğunu hissettim metroda yol alırken.. Kahvaltı etmemiştim. Zira bir önceki gece siteye uzun süredir yazamayışıma son verecek bir aktivite gerçekleştirip, damla sakızlı paskalya çöreği pişirmiştim. O güzel kokular bana ilham kaynağı olmuş, bilgisayarın karşısına oturmuştum. Ancak yine uykusuzluk galip gelmiş, fırını kapatır kapatmaz gözlerim kapalı bir şekilde yatağa koşmuştum. Fotoğraflarını sabah çeker, kahvaltımı da çay ve paskalya çöreği eşliğinde afiyetle yaparım diye düşünmüştüm. Ama öyle olamadı. Benim yaramaz oğlum hayallerimi gerçekleştirmeme izin vermedi ve ben alelacele evden çıkmak zorunda kaldım.. Paskalya çöreğinin tadına bakmak akşama kalmıştı artık. Tüm bunları aklımdan geçirirken Bakırköy durağına gelmiştim bile..Duraklara yeni açılan büfelerden birinin önünde durdum. Baktım baktım baktım.. Sonunda tezgahtar “Buyurun, hepsi taze” deyince bir şey alıp oradan gitmem gerektiğini hatırladım. Ve ben evde mis kokulu paskalya çörekleri dururken kepekli poğaçaya talim ettim sonunda. Elimde poğaçam ağır adımlarla yürüdüm okula giden yolu. Okul, öğrenciler, öğretmenler odası, sınıflar derken gün geçti gitti. Çıkışta okulun hemen yanında semt pazarı kuruluyormuş oraya uğradım. Bizim oralarda pazar kurulan günlerde ben ya eğitimde ya de okulda olduğum için taze sebze, meyveye hasret kalmıştım. Marketten aldıklarım içime sinmiyor her nedense.. Çok vaktim olmadığı için pazarı az biraz turladım, az biraz bişiler aldım.. Bu arada en yakın zamanda pazarı daha detaylı gezmek istiyorum, tezgahların yanından hızla geçerken çok hoş şeyler gördüm.Bakmak, incelemek gerek öyle değil mi ?
Ve sonunda evdeydim. Hemen bir kupa dolusu kahve yaptım.Paskalya çöreklerinin en fotojenik hallerini fotoğraflandırdıktan sonra birkaç parçasını hemen indiriverdim mideme.. Gerçekten çok güzellerdi.. hem çookk..

Damla Sakızlı Paskalya Çöreği

150 gr tereyağ ya da margarin
1 paket yaş maya
7 su bardağı un
3 yumurta
1 çay bardağı ılık su
1 çay bardağı sıcağa yakın süt
1.5 su bardağı pudra şekeri
5-6 parça damla sakızı

Üzeri için:
2 yumurta sarısı
Yarım çay kaşığı pekmez
1 çay bardağı kırılmış fındık

Unu eleyip geniş bir kaba alın.Tuzu ekleyip harmanlayın.Yağı eritip ekleyin. Su ve sütü bir kaba alın, mayayı ekleyip eriyinceye kadar karıştırın.Unlu karışımın içine, mayalı karışımı, yumurta, damla sakızı ve şekeri de ekleyip ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.Hamurun üzerini örterek ılık bir yerde 45 dakika mayalanmaya bırakın.

Hamuru 3 eşit parçaya ayırın.Her birini tekrar 3 parçaya ayırıp 25 cm uzunluğunda şeritler haline getirin. Saç örgüsü şeklinde örerek yağlı kağıt serili tepsiye dizin. Bu halde 20-25 dakika daha bekletin. Ben hepsini aynı tepsiye koydum fakat çok kabardıkları için birbirlerine az da olsa yapışarak piştiler. Siz dilerseniz ayrı ayrı tepsilerde pişirebilirsiniz.

Daha sonra yumurta sarılarına pekmez karıştırıp fırça ile çöreklerin üzerlerine sürün. Fındıkları üzerine serpiştirin. 180 derecelik fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirin…

16 Şubat 2011 Çarşamba

AŞURE

Son aylarda hayatımı tanımlamam gerekirse tam anlamıyla ‘aşure’ gibi derim. Çok karışık, çok yoğun ve fakat tatlı… Biraz huzur dinginlik gördük mü canımız hep hareketlilik,yoğunluk çekmez mi? Benim de öyle oldu işte. Evde canım oğlumla huşu içinde vakit geçirirken, ikinci bir üniversite hevesine kapıldım, tam onu bitirmişken, yeni bir meslek ediniyim kendime dedim. “Eski gazeteciden öğretmen olur mu?” dedim. “Evet, evet olur; hem de çok güzel olur” dedim. Ve yaşım 30 olmuş falan demeden atıldım bu maceraya da son sürat. Şimdi bu macerada akıntıya karşı kürek çekiyorum. Zira 1.5 yaşında bir bebekle birlikte tam konsantre ders çalışmam ve formasyon eğitimini başarıyla bitirmem gerekiyor. Ki bunun ardından bu yaşıma kadar girdiğim en zorlu sınav olan KPSS sınavını ( 7 sene evvel amaçsız bir şekilde girip sonucundan çok memnun kalmadığım bir sınavdır kendisi ) başarmam ve ardından öğretmen olarak atanmayı beklemem gibi aşamalarına ayrıntısıyla değinmiyorum. Ama sonuç olarak ben bu yola baş koydum mu; koydum. E o zaman sonucun olumlu olmaması gibi bir ihtimal yok. Çünkü şimdiye kadar bu hep böyle oldu. Şimdi de böyle olacak. Eveeett evrene olumlu mesajlarımızı ilettik :)Şimdi bu olumlu elektriğin bize geri dönmesini beklerken gelelim aşureye. Eğer siz de benim gibi aşure yemek için aşure ayını beklemeyenlerdenseniz aşağıdaki tarifi bir ara denemenizini öneriyorum. Tarif kayınvalideme ait. Birlikte yaptık ve yedik. Ben dahil tüm ev ahalisi tarafından çok beğenildi. Öyle ki herkes kendinden geçtiği için kimse kaç kase yediğini hatırlamıyor :)

Aşure

1/2 kg buğday

1’er kase nohut ve kurufasulye ( yaklaşık 200’er gram)

1 küçük kutu konserve mısır

1’er kase kuru üzüm ve kuru kayısı

1 kg’dan az toz şeker ( yaklaşık 900 gr)

1 çay bardağı süt

1 portakalın kabuğu

5-6 adet karafil

Üzeri için;

Dövülmüş ceviz

Kuş üzümü

Dolmalık fıstık

Nar taneleri

Tarçın

Nohut, fasulye ve buğdayı bir gece önceden ıslatın ( yani bu demek oluyor ki hepsini ayrı ayrı tencelerde üzerlerini biraz geçecek kadar su ekleyerek, bekletin) Kuru meyveleri de sabahtan suya koyun.

Nohut ve fasulyeleri yumuşayıncaya kadar haşlayın. Buğdayları devamlı karıştırarak suyla özdeşleşmesini sağlamak amacıyla hafif hafif ezerek 3 saate yakın pişirin. Kabukları soyulmuş nohut ve fasulyeleri ile suyu süzülmüş mısırları ekleyin. 15-20 dakika sonra kuru meyveleri de içinde beklettiğiniz suyu ile birlikte, ayrı bir kapta 1 portakalın kabuğunu da az suda kaynatıp kabukların acılığını aldıktan sonra tencereye katın. Karanfilleri az suda kaynatıp sadece suyunu tencereye ekleyin. 1 çay bardağı sütü ekleyip 1-2 dk sonra da şekeri ilave edin. Bir iki taşım kaynadıktan sonra tencereyi ateşten alın. Sıcakken kaselere servis yapıp, üzerini süsleyin.

Not 1: Bütün kaseler bitmeden birkaç kare almaya çalıştım fakat o birkaç kare de aceleye geldiği için kötü oldu. En iyisini seçtim. Siz bu görüntünün üzerine 10 katın öyle hayal edin aşureyi :)

Not 2: Aşurenin üzerine serpiştireceğiniz fıstıkları az yağda az biraz kavurun. Lezzeti çok daha iyi oluyor..

Not 3: Süt aşurenin renginin koyu olmaması için..

Not 4: Aşurenin kıvamı konusunda endişelenmeyin. Baktınız tutmayacak sıcak su ekleyip biraz daha kaynatın..